İş kazası ve meslek hastalığı dünyada kurulan ilk sigorta kollarındandır. Ülkemizde ilk defa 1945 tarihinde kabul edilmiştir. İş kazası ve meslek hastalığı sigortası geçici yahut sürekli gelir kaybına uğrayan sigortalıya veya onun yakınlarına parasal yardımlar sağlar.
İş kazası ve meslek hastalığı, iş kazasının ani bir olay sonucu, meslek hastalığının ise yavaş yavaş ortaya çıkması bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Ancak her ikisinin de mesleki risk sayılması ve ortak bazı özelliklere sahip olmaları nedeniyle mevzuatta iş kazası ve meslek hastalığı sigortaları birlikte düzenlenmiştir ve tek prim ödenir.
İş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan bir olaydır. İş kazasının, sosyal güvenlik hukuku ve iş hukuku bakımından tanımları farklıdır. İş hukuku anlamında iş kazasından bahsedebilmek için öncelikle kazaya neden olan olayın dıştan ve irade dışı meydana gelmesi, kaza ile zarar ve kaza ile işverence yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunması ve sonuçta işçinin maddi bir zararı bulunması gerekir. Bu zarar çalışma gücünün kaybından dolayı olabileceği gibi ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlarda olabilir. Sosyal Sigortalar Kanununa göre İş kazası;
- a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
- c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda
- d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.(2)
İş Kazası daha çok md.4/1-a kapsamında iş sözleşmesiyle çalışanları ilgilendirmektedir. Ancak 4/1-b kapsamındakilere yabancı olan unsurlar dışında bağımsız çalışanlar için de geçerlidir.
Yargıtay’a göre olayın iş kazası sayılması için kişinin 5510 Sayılı kanunun 4. maddesi kapsamında sigortalı olması ve 13. maddesinde sayılan hallerden birinde meydana gelmiş olması gerekir.
İş kazasının işverenin otoritesi altında iken meydan gelmelidir ve kaza mutlaka işçinin iradesi dışında meydana gelmelidir.
Unsurları
- Kazaya uğrayanın her şeyden önce 5510 Sayılı Kanun’da iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında olan bir sigortalı olması gerekir. Bunlar md. 4/1(a) ve (b) bentlerine tabi sigortalılar ile md. 5’te haklarında iş kazası veya meslek hastalığı sigortasının veya genel olarak kısa vadeli sigorta kollarının uygulanacağı belirtilen sigortalılardır. Yaş küçüklüğü, sigorta bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması kişinin iş kazası sigortası kapsamına girmesine engel teşkil etmez. Yabancı ülkelerde çalıştırılmak üzere yurt dışına götürülen işçilerde eğer çalışılan ülke ile T.C. arasında bir sosyal güvenlik sözleşmesi yoksa iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası kapsamına girerler.
Md. 4/1(c) bendine tabi sigortalılar (kamu görevlileri) iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının kapsamına alınmamışlardır. Bunlar hakkında TC Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümleri uygulanır.
Eğer çalışma ilişkisi bir hizmet sözleşmesine dayanıyorsa iş kazası sigortasının sigortalısı, çalıştırılan olup tüm primler onu çalıştıran işveren tarafından ödenir. Öte yandan iş kazası ve meslek hastalığı kolu yardımlarından yararlanmak için sigortalının çalışmaya başlaması yeterli olup, Kuruma belirli bir süre prim ödemesi ya da bildirilmiş olması da gerekmez. Ayrıca kişinin, sigortalı sayılabilecek bir şekilde çalışması yeterli olup kuruma bildirilmemiş olması, haklardan yararlanmasına engel değildir.
- Sigortalı bir kazaya uğramalıdır. İş kazasının sigortalının işverenin otoritesi altında iken meydana gelmiş olması gerekir. İş kazası, sigortalının işveren otoritesi altında bulunduğu sırada gördüğü iş veya işin gereği dolayısıyla aniden ve dıştan gelen etkenle onu bedenen veya ruhen zarara uğratan olaydır. Bir kazanın iş kazası sayılıp sayılmayacağı konusunda son söz yargıya aittir.
Sigortalıyı bedenen ya da ruhça zarara uğratan yahut ölümüne neden olan olayın dıştan gelen bir etkenle meydana gelmiş olması gerekir. İş yerinde patlama, bir cismin çarpması, düşmesi, havadan zehirlenme, elektrik akımına kapılma, yüksekten düşme, güneş çarpması gibi. Buna karşılık işyerinde meydana gelmiş olsa dahi sigortalının kalp krizi geçirmesi iş kazası olup olmadığı tartışmalıdır. Bir Hukuk Genel Kurul kararında elektrik işçisinin işyerinde kalp krizi geçirerek ölmesini sırf iş yerinde meydana gelmiş olmasını göz önünde bulundurarak iş kazası olarak kabul etmiştir.
Dıştan gelen etken sigortalı tarafından istenilmemiş, arzu edilmemiş ya da iradesi dışında gerçekleşmiş olması gerekir. Bu hükümle sigortalının kasıtlı fiillerini de iş kazası sayan değil, kasıtlı davranan sigortalıyı yardımlardan belirli bir miktarda yoksun bırakmak amaçlanmıştır. Örneğin iş yerinde intihar, bile bile kendini makineye kaptırma gibi. Alman Hukuku intihar olayında işle ölüm arasında nedensellik bağının kesildiğini kabul etmektedir.
İş kazası, aniden veya çok kısa bir zaman aralığı içerisinde meydana gelmelidir. Oysa meslek hastalığı uzun bir zaman parçası içinde tekrarlanan olaylar sonucunda doğmaktadır. Bu husus iş kazası ile meslek hastalığını birbirinden ayıran en önemli unsurdur.
- İşçinin geçirmiş olduğu her kaza iş kazası sayılmaz. Bir olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi iki yönden uygun illiyet bağının bulunmasına bağlıdır. Önce sigortalının gördüğü işle kaza arasında, sonra da kaza ile zarar arasında bir ilişki bulunup bulunmadığı araştırılır. Kaza olayı ile uğranılan zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Her somut olay kendi içinde değerlendirilmelidir. Örneğin pompacı olarak çalışan kişi çalışırken üzerine dökülen benzin sonrada sigarasını yakarken yanarsa illiyet bağı kesilmiştir iş kazası sayılmaz. Meydana gelen kazanın görülen işle uygun illiyet bağı içinde bulunması gerekir. Yani olayların normal akışına ve genel hayat deneyimlerine göre meydana gelen kaza, sigortalının gördüğü işin bir sonucu olmalıdır. Kusurun büyük payının kazaya uğrayan sigortalıda olması iş kazası sayılmayı önlemez. Örneğin, kişi sarhoşluğunun sonucunda kazaya uğrasa da iş kazası sayılır. Burada önemli olan sarhoşluğuna rağmen işçinin elinden iş geliyor olmasıdır. Aksi halde işçi işverenin otoritesi altından çıkmış ve kaza ile görülen iş arasındaki uygun illiyet bağı kesilmiş olur. Diğer bir ifadeyle iş kazasını oluşturan olay kendini kaybedecek derecede alkol alması ise illiyet bağı kesilir.
Bir işçinin öğle tatilinde kayıplara karışıp daha sonra gaipliğine hükmedilmesi şeklinde meydana gelen olayda, iş kazasından söz edebilmek için zararlandırıcı sigorta olayının ani, beklenmedik dış etken sonucu gerçekleşmesi ve olayla iş arasında uygun illiyet bağının kanıtlanması gerektiği, oysa gaip olan sigortalının iş kazasına uğradığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde ispatlanmamış olduğu gerekçesiyle olayın iş kazası olmadığı sonucuna varmıştır.
Hukukumuzda ise, işle kaza olayı arasında bir nedensellik bağı bulunup bulunmadığı hususunda 5510 Sayılı Kanun’un 13. Maddesinde belirli karineler saptanmıştır.
- Kazanın işyerinde meydana gelmesi gerekir.
Asıl işyeri, eklentileri ve araçlar işyeri olarak kabul edilir. İşyerinin malikinin işveren olması şart değildir. Örneğin, işverenin işçilerini evlerine getirip götürmeleri için üçüncü kişiyle yaptığı bir taşıma sözleşmesi uyarınca üçüncü kişinin kendi araç ve şoförü işe işçileri taşırken meydana gelen trafik kazasında işçilerin yaralanması olayı bir iş kazasıdır. Ancak bunun kesin karine olmayıp aksinin ispatı mümkün olan nisbi karineler olduğu kabul edilmektedir. Kazanın işverenin otoritesi altında meydana gelip gelmediği araştırılmalıdır. İşle kaza arasında işletme içi bir bağlantı varsa kaza iş kazasıdır. İşle ilgili olmayan, kendine ait bir işi görürken veya mesai saati dışında kazaya uğrarsa iş kazası olmaz. Asıl işyeri dışında değişik yerlere gidenlerin işbaşında uğradıkları zararlar iş kazasıdır. Örneğin pazarlamacılar, temizlikçi, satış temsilcileri işbaşında iken uğradıkları kazalar iş kazası sayılır.
İşyerinde yenen yemek, kahve molası, işyerinde düzenlenen sosyal etkinlik/spor faaliyeti vs. de iş kazasından sayılır.
İşveren tarafından işin gereği işyeri dışında başka yere gönderilen işçinin geçirdiği trafik kazası sonucu yaralanma da iş kazası sayılır. Ancak görevli olduğu yere giderken yolda karıştığı bir kavga sonucu yaralanırsa yahut işveren tarafından görevli olarak başka bir yere gönderilen sigortalı yolda uğradığı birahanede içki içip alkol komasına girip hastaneye kaldırılırsa iş kazası geçirmiş sayılmaz. Çünkü o artık işverenin otoritesi altından çıkmıştır ve iş ile kaza arasındaki illiyet bağı kesilir.
Yargıtay 21. HD bir kararında; görevli olarak yurtdışına gönderilen veya Türkiye’de kurulu işyeri adına yurtdışında uzun süre çalışmaya gönderilen işçinin orada kaza geçirmesi halinde “ülkesellik ilkesi” gereği 5510 sayılı kanunun Yabancı ülkelerde meydana gelen olaylara uygulanmayacağı belirtilmiştir. Eğer yabancı ülkeyle yapılmış sosyal güvenlik anlaşması varsa ve işverenin merkezi Türkiye’de bulunması halinde sigortalı kısa vadeli sigortadan yararlanır. Kişisellik ilkesi: sigortalıları yurt dışında da güvence altına almaktadır.
İşyerinde geçirilen kalp krizi sonucu sigortalının ölmesi tartışmalıdır. Ancak ölüm işin özelliğinin sonucu olmalı ve yapılan işle ilgili olmalıdır. Yargıtay son zamanlarda sadece işyerinde geçirilen kalp krizini iş kazası saymaya yeterli görmektedir. Hâlbuki Kurum bir genelgede dışarıdan etki veya olayla ilgisi olmadan işyerinde kalp krizi veya başka bir hastalık sonucu ölen sigortalının ölümünü iş kazası saymamıştır.
Grev esnasında grevcinin uğradığı kaza iş kazası sayılmaz. Yıllık ücretli izinde de işçinin her nasılsa geldiği işyerinde kazaya uğraması da iş kazası sayılmaz. Ancak bu işçi, işverenin çağırması üzerine ya da ücretini almak için işyerine gelmiş bulunuyorsa, geçirilen kaza iş kazası olur. Terör saldırısı, yıldırım düşmesi de Yargıtayca iş kazası sayılmış. İş sırasında veya işyerinde meydana gelse de işten kaynaklanmayan, her yerde olabilecek türden basit kazalar iş kazası değildir.
- Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş geliş esnasında meydana gelen kazalarda iş kazası sayılmıştır.
Toplu taşımanın yanında bireysel taşıma sırasında meydana gelen kazalar da iş kazası sayılmıştır. Aranan tek koşul “Taşıt işverence sağlanmış, tahsis edilmiş olmalıdır”. Taşıtın mülkiyetinin işverene ait olmasına gerek yoktur. Taşıt sağlanmamış, sadece yakıt parası işverence sağlanmışsa iş kazası sayılmaz. Yargıtay servis aracından inerken düşmesi halinde iş kazası olarak kabul etmiş, indikten sonra karşıdan karşıya geçerken yaralanmasını iş kazası olmadığına karar vermiştir.
Bir olayı sadece iş kazası sayılması işverenin sorumlu olmasını gerektirmez. Yargıtay uygun illiyet bağını kesen ve işvereni sorumluluktan kurtaran 3 olay belirlemiştir. Bunlar; Zarar görenin ağır kusuru, 3. Kişinin kusuru ve Mücbir sebeplerdir.
- Bir olayın iş kazası sayılması için sigortalının bedence veya ruhça bir zarara uğraması gerekir. Ölümle sonuçlanan olayınca iş kazası sayılacağı doğaldır. Sigortalıyı psikolojik yönden etkileyen olaylarda iş kazası sayılır. Sigortalının vücut bütünlüğüne ilişkin olmayıp çizme, gözlük, işitme cihazı gibi eşyalara ilişkin zararlar iş kazası kavramının dışındadır.
İş Kazasının Bildirilmesi ve Tespiti
Bir kazanın iş kazası sayılıp sayılmayacağı tartışmalı ise Kurumun denetimle görevli memurları veya iş müfettişleri aracılığıyla soruşturma ve inceleme yapılır. Soruşturma sonunda olayın iş kazası olduğu anlaşılırsa ona göre işlem yapılır. İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasından önce kazanın iş kazası olup olmadığının belirlenebilmesi için kazanın Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi gerekir.
Yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa Kurumca bu olay için yapılan yersiz ödemeler geri alınır.
Kanun md. 4/1(a) kapsamında çalışanların uğradığı kazanın işveren tarafından o yer kolluk kuvvetlerine derhal ve kuruma da en geç kazadan 3 işgünü içinde, md. 4/1(b) kapsamına girenler bakımından kendileri tarafından 1 ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden başlayarak 3 işgünü içinde Kuruma bildirilmesi öngörmüştür.
Kurum iş kazası olduğunu kabul etmezse iş mahkemesinde tespit davası açılır. Sigortalının açtığı tazminat davası varsa davacılara iş kazasını Kuruma ihbar etmek ve işveren ile SGK aleyhine iş kazası tespit davası açmak için süre verilir.
UYARI
Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk doğurur. Avukat meslektaşlar ve hukuk fakültesi öğrencileri makale içeriklerinden diledikleri gibi yararlanabilirler.